İlk duruşmasında Prof.D.Veli Lök'e büyük destek!
Dr.Mustafa Sütlaş
İZMİR- Adalet Bakanlığı'nın emriyle, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İzmir Temsilcisi Prof.Dr. Veli Lök, Cumhuriyet Gazetesi Yazıişleri Müdürü Fikret İlkiz ve İzmir Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü, Eğitim-Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Bahri Akkan hakkında açılan davanın ilk duruşması, İzmir 'de yapıldı. Aralarında Dünya Tabipler Birliği temsilcisinin de bulunduğu yurtiçi ve dışından çok sayıda kuruluş temsilcisi ve hekimler, Veli Lök'e destek için İzmir'deydi.
Duruşmada yaptığı savunmasında Prof.Dr. Veli Lök, dava konusu edilen açıklamasını, Ulucanlar Cezaevi'nde çıkan olaylarda ölen Nevzat Çiftçi'nin cenaze törenine katılmak isteyen aralarında TİHV çalışanlarının da olduğu 14 kişinin zor kullanılarak gözaltına alınmasından ve daha sonra tutuklanmalarından duyduğu rahatsızlık üzerine yaptığını söyledi.
Hizbullah liderinin cenaze törenine katılanların gazetecilere saldırmasına karşılık, güvenlik güçlerinin hiçbir müdahalade bulunmazken, aralarında hekimlerin, demokratik örgüt ve kuruluş yöneticilerinin bulunduğu 70 kişiye yapılan kötü muamelenin anlamlı olduğunu belirten Lök, şöyle dedi: "Hak ve özgürlükler istisnasız herkes içindir. Ancak bazılarına sınırsız hoşgörü gösterilirken, demokrasi, hukuk ve insan haklarından yana olanlar şiddete maruz kalır, gözaltına alınırsa, bunun ardında kasıt aramamak mümkün değildir".
Yaptığı açıklamanın dikkatle incelendiğinde, kendisine açılan davanın iddianamesinde ifade edildiği gibi bir çeza mahkemesi kararının eleştirisi olmadığını vurgulayan Prof.Lök, "Aksine, demokratik ve barışçıl gösteri ve eylemlere karşı takınılan çifte standartlı ve kasıtlı tutumlara yönelik genel bir eleştiridir. Kuşkusuz, yaşam hakkı ihlalleri ve işkence olayları karşısındaki çabalarımız, bazı çevreleri rahatsız etmektedir. Sanıyorum, görülür tutum farklılıkları bu rahatsızlıktan kaynaklanmaktadır. Ancak rahatsızlıklara rağmen hekimler ve hukukçuların bu konudaki görevleri kaçınılmazdır" dedi. Prof. Lök, bu davayla Anayasa tarafından güvence altına alınan düşünce ve ifade özgürlüğünün yara alacağını söyleyerek, beraatini istedi.
Duruşmanın bitiminde, duruşmayı izlemek için Adliye'ye gelen ancak içeri alınmayan yüzden fazla kişi, Adliye'nin önünde toplandı. İzmir Demokrasi Platformu tarafından hazırlanan dava ve duruşmayla ilgili bir basın açıklaması yapıldı. Açıklama sırasında zaman zaman, "İnsanlık onuru işkenceyi yenecek" sloganları atan topluluk, yargılananlara yönelik desteklerini de alkışlarla belirtti. (TD)
Ne dediler
TİHV, TTB yöneticilerinin katılımıyla, TİHV İzmir Temsilciliği'nde yapılan basın toplantısında yurtiçi ve yurtdışından destek için gelenler görüşlerini ifade ettiler.
İzmir Tabip Odası Başkanı Dr.Suat Kaptaner: Dr.Lök, mesleki onurumuzun gereklerini yerine getirdi. Bu nedenle yargılanması bizleri birer hekim ve yurttaş olarak üzüyor.
TTB Başkanı Dr.Füsun Sayek: Endişe yanında öfke duyuyoruz. Bizler, ettiğimiz yeminin gereğini yerine getiriyoruz.
TİHV YK Üyesi Prof.Dr.Sabri Dokuzoğuz: Bunlar bir rastlantı değil, sistematik bir baskının göstergesi. yılmayacak, dayanışmayla bunlara karşı duracağız. Yaptığımız bir kahramanlık değildir, sarece insan yönümüzü diri tutmak istiyoruz.
Dünya Tabipler Birliği Temsilcisi Dr.Jesper Poulsen: Dr.Lök, bu alanda başarılı ve önemli işler yapıyor. Baskılara karşı durmak, her hekimin ve her hekim örgütünün görevidir. Bizler, bu destekle aynı zamanda bu görev yerine getiriyoruz.
Uluslararası İşkence Kurbanları İçin Tedavi Konseyi Genel Sekreteri Inge Genefke: Türkiye işkenceye karşı olduğuna dair sözleşmeyi imzaladı ancak, gereklerini yerine getirmiyor. Dr.Lök'ü desteklemek bizler için onurdur.
Norveç Tabipler Birliği İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Dr.Mons Lie: İşkencenin tanı ve tedavisi konusunda Türkiye'li hekimler yüksek performans gösteriyorlar. Bu dava da eşkenceye karşı verilen savaşımın bir parçasıdır.
ABD İşkence Kurbanları İçin merkez Müdürü Douglas Johnson : Türkiye'nin kültüründe o kadar çok güzellik var ki, işkence bunların arasında yakışmıyor. Ancak bu kültür, işkenceyi de ortadan kaldıracaktır.
Fransa Baskı Görenler Derneği Temsilcisi Helene Jaffe: Dr.Lök'ün ortaya koyduğu yöntemle artık işkence daha bilimsel kanıtlarla ortaya konabiliyor. Bu da baskıcı yöntem uygulayanlar için tehdit oluşturuyor.
İsveç Kızılhaçı İşkence Görenler Tedavi Merkezi Temsilcisi Rudi Firnhaber: Veli Lök, uluslararası alanda takdir kazanmış çok önemli bir kişidir. Onun yargılanmasını anlamak ve kabul etmek kolay değil. Kaygılıyız ama umudumuzu diri tutmaya çalışıyoruz
PAZARTESİ SOHBETİ
Yaptıklarım insanların acısını dindirmek için
İzmirli ortopedi uzmanı Prof. Dr. Veli Lök, hayatını insan hakları savunuculuğuna adadı. İşkenceyle mücadele etti. Şimdi 75 yaşında ve adına etkinlikler düzenlenecek
Banu Şen
Prof. Dr. Veli Lök, ortopedi ve travmatoloji alanında birçok uygulamada öncülük etmiş İzmirli bir doktor. 40 yılı aşkın süredir öğretim üyeliği ve araştırmacı kimliğiyle çok sayıda bilim adamının yetişmesinde katkısı oldu. Ayrıca sosyal, siyasal birçok konuda çalışmalarda bulunan Prof. Dr. Lök, insan haklarının ülkemizde uygulanması, işkencenin önlenmesi ve idam cezasının kaldırılması gibi çeşitli projelerin içinde oldu.
Adına 4-6 Mayıs tarihlerinde ''Veli Lök 75 Yaşında Etkinlikleri''nde düzenlenecek olan Prof. Dr. Lök’e yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:
Doktor olmaya nasıl karar verdiniz?
Ben köyden gelmiş bir kişiyim. Orta halli bir ailenin çocuğuyum. Bayındır’ın Yakapınar köyünde yaşıyorduk. 10 yaşındayken çitten atlarken kazığa saplanmış bir tay görmüştüm. Çevredeki köylülerden birinin karnını diktiği tay, bir süre sonra ölünce, ''Neden yaşayamadı?'' sorusunu sordum. Bu beni çok etkilemişti. Liseyi bitirince İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kayıt oldum. Ege Üniversitesi’nde asistanlıktan sonra 1969’da doçent oldum. 1975’te de profesör oldum. 1982’de ise 1402 Sayılı Sıkı Yönetim Yasası’na dayanılarak görevime son verildi. 1990’da geri döndüm.
Ortopedide bir çok yöntemin ülkemizdeki ilk uygulamalarını gerçekleştirdiğinizi biliyoruz...
Mesleğimde yaptıklarım tamamen insanların ıstırabı, acısı karşısında etkilenmemden doğdu. Özel olarak şu araştırmayı yapayım diye bir çabam olmadı. Yaptıklarım o tip kurgulardan çok insanların ıstırabına, acısına çözüm bulmaya yönelikti. Literatürü çok, yakından izleyen biriyim. Dolayısıyla yenilikleri çok rahat, zamanında ülkemize getirmek yönünde çalışmalarım oldu. Bu yeniliklerden biri artroskopi... Artroskopi (eklemin içinin görüntülenmesi) yöntemini ilk kez 1977’de ülkemize getirdim.
Peki şu anda üzerinde çalıştığınız yeni yöntemler var mı?
Şu anda şok dalga tedavisi diye yeni bir yöntem üzerinde çalışıyoruz. Kaynamamış kırıkları, topuk dikeni, tenisçi dirseğinde kullanılan bir ameliyatsız bir yöntem bu. Oturuş ve yatışın meydana getirdiği ortopedik bozuklukları tedavi eden ilk kişiyim. Geliştirdiğimiz yöntemlerden biri de kemik iltihabı diye bilinen ve çözümü yok denilen Sklerozan Osteomyelit’te kesin tedavi sağlayan yöntemi de geliştirdik. Çocuk felcinde geliştirdiğimiz bir ameliyatla cihaz kullanan birçok kişinin cihaz ihtiyacını ortadan kaldırmak mümkün oldu.
Türkiye’de insan hakları konusunda gelinen yolda önemli payınız var. Özellikle işkence ile ilgili... Bu konuda yaptığınız çalışmalarını anlatır mısınız?
Temel uğraşım hekimlik... Hekimlik insanların acısı ıstırabı ile ilgili. Dolayısıyla insan sağlığını doğrudan zedeleyen önemli insan hakları ihlali olan işkence ile bir hekim olarak ilgilenmek gerekiyor. Ona kolaylıkla yönelebiliyorsunuz. Önce hekimler sonra hukukçular işkence ile çok yakından ilgileniyorlar.
Bir hekim olarak ülkemizdeki tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İşkence tarihin her döneminde var. Ülkemizde de bu devam etmiş. Özellikle 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinden sonra işkencede çok artış oldu. 1980 askeri ihtilalinden sonra yaklaşık 700 bin kişi işkenceye maruz kaldı. Bu önemli bir rakam. 1978’de bir yakınım işkence görünce daha çok duyarlı oldum. Bir hekim olarak işkence karşısında görevlerim olduğunu hissettim.
Benim branşım travma ile ilgili. Yani gizlenmiş olanın ortaya çıkarılması ve onun raporla belirtilmesi böylece de işkencecinin mahkeme önüne çıkarılması önemliydi. Çünkü işkence yapanlar belirli bir süre sonra belirtilerin ortadan kalkacağını biliyordu. Bu bilgilerime dayalı olarak bu gibi belirtilerin tespit edilmesine yönelik çalışmalarım oldu. 1989’da İzmir Tabip Odası Muayene ve Rapor Komisyonu kuruldu. O zamandan beri bu komisyonun başkanlığını yürütmekteyim. 1991’de Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nı kurduk.
Çalışmalarınız sonucunda işkence vakalarının sayısı azaldı mı?
Bir yandan bu çalışmalar bir yandan da AB’ye giriş süreci işkencenin yaygınlığını azalttı. Bu çok olumlu bir durum. İnsan sağlığı açısından önemli bir adım. Çünkü işkencenin özellikle ruhsal tahribatı yıllarca sürebiliyor.
Son olarak 4-6 Mayıs’da düzenlenecek olan bir etkinlikten söz etmek istiyorum. Veli Lök 75 Yaşında Etkinlikleri düzenlenecek. Bu fikir nereden çıktı, bilginiz var mı?
Ülkemizde ilk defa böyle bir şey yapılıyor. Yabancı ülkelerde özellikle de Almanya’da var. Nürnberg’teki öğrencim Dr. İsmail Baloğlu düşünmüş. Sonra da buradaki öğrencilerime konuyu açmış. Onlar da ''Tamam'' deyince düzenlemeye karar vermişler. Bu toplantıda üç önemli bölüm var. Birincisi ortopedi ve travmatoloji ile önemli konuların tartışılacağı mesleki bölüm. İkincisi hekim hakları üçüncüsü de işkence karşısında hekimin rolünün tartışılacağı bölüm...
Karşıyaka Belediyesi 2007 insan hakları ödülü, Prof. Dr. Veli Lök’e verildi.
Ödül töreni Karşıyaka Nikah Sarayı’nda gerçekleştirildi.
Prof. Dr. Veli Lök; işkencenin önlenmesine yönelik uluslararası literatüre giren ve işkence izlerinin yıllar sonra da saptanmasını sağlayan kemik sintigrafisi alanında yaptığı çalışmaların yanı sıra; başkanlığını yaptığı İzmir Tabip Odası Muayene ve Rapor Komisyonu’ndaki ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’ndaki faaliyetlerinden dolayı insan hakları savunucusu kimliğiyle ve ortopedi alanında birçok yöntemin ilk uygulamalarını gerçekleştirmesinden ötürü hekim kimliğiyle; İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 5. ve 25. maddelerine dayanarak; 2007 yılı Karşıyaka İnsan Hakları Ödülü’ne değer görüldü.
Karşıyaka Belediyesi Meclis üyesi ve Eğitim Komisyonu Başkanı Asuman Yalçın, Karşıyaka Belediyesi Meclis üyesi ve Kültür ve Turizm Komisyonu Başkanı Hüseyin Akbaş, Karşıyaka Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Şebnem Güncü, Prof. Dr. Hamit Hancıoğlu, Doç. Dr. Mustafa Ruhan Erdem, emekli hakim-avukat Veysel Gültaş’ın oluşturduğu Seçici Kurul, aday
olarak Prof. Dr. Veli Lök’ü Karşıyaka Belediye Meclisi’ne sundu.
Karşıyaka Belediye Meclisi önergeyi oybirliği ile kabul ederek ödülün Veli Lök’e verilmesine karar verdi.
Tören öncesinde Veli Lök’ü anlatan doktor dostları Lök’ün kişisel özelliklerinden tıbbi çalışmalarına değin farklı niteliklerine değindiler.
El ve Mikro Cerrahi Ortopedi Travmatoloji Hastanesi Başhekimi ve Yönetim Kurulu Başkanı Prof. D.r Sait Ada, Veli Lök’ün hastalarını, asistanlarını ve öğrencilerini uzun uzun dinlediğini vurgulayarak; “Veli hoca kendini onların yerine koyar. Hastalarının yüzünün gülmesi ve
öğrencilerinin başarılı olması onu en çok sevindiren olaylardır. Her şeyin kaynağını insan sevgisinden alır ve insana geri verir. Türkiye’de atroskopinin kurucusudur” dedi.
İnsan Hakları Vakfı İzmir Temsilciliği Doktoru Türkcan Baykal ise Veli Lök’ün örnek aldıkları bir bilim adamı olduğunu belirterek; “işkencenin tıbbi ve hukuki olarak tespit edilmesi ve önlenmesi amacıyla gerçekleştirilecek çalışmaları taahhüt eden İstanbul Protokolü hocamızın eseridir ve tüm uluslararası mahkemelerde bu protokole göre karar verilmektedir. İşkence gören insanların tedavi ve rehabilitasyonu, onların yanında yer alma, onlar için toplumsal bellek oluşturma ve inkarı geçersiz kılma gibi kazanımların kurucusu, cesaretlendiricisi, yönlendiricisi, takipçisi Veli Lök’tür. 1999′daki Manisa’lı çocukların işkence gördüğü davada Yargıtay’ca kabul edilen İzmir Tabip Odası raporu da hocamızın oluşturduğu Alternatif Adli Raporlar sürecinin resmi kabulü ve başarısıdır” dedi.
İrenbe Tıp Kadın Hastalıkları ve Doğum Tüp Bebek Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. D.r Nurettin Demir de Veli Lök’ün 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra muayenesini ikinci bir üniversiteye dönüştürdüğünü ve ikinci muayeneciliği başlattığını vurguladı.
Konuşmaların ardından bir teşekkür konuşması yapan Prof. Dr. Veli Lök, Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak ve kendisini ödüle layık gören seçici kurula teşekkür ederek; “İnsan hakları aynen hava gibidir. Ancak yokluğunda değeri ve önemi anlaşılır. 12 Eylül 1980 süreci toplumda büyük bir tahribat yaptı. İşte bu tahribata karşı koymak için 1986′larda insan hakları örgütleri ve insan haklarını korumayı hedefleyen tıp ve hukuk dernekleri kuruldu. Tüm insan hakları kazanımlarımız bu kuruluşların kolektif ürünüdür. İşkenceye karşı ve insan hakları ihlallerine karşı verilen mücadele süreci tarihsel bir olaydır. Bu olayın farkına vararak ödüllendiren ve bu mücadeleyi ve kazanımı Karşıyakamız, İzmirimiz, Türkiyemiz ve Dünyamız için kalıcı hale getirip tarihe mal eden Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, belediye meclis üyeleri ve seçici kurul üyelerine teşekkür ediyorum. Çok duygulandım, onur duydum ” dedi.
Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak Veli Lök’ün asla unutulmayacağını ve tüm dünyaya mal olduğunu vurgulayarak; “Hocamız hepimiz için gurur kaynağıdır” dedi.
Konuşmaların ardından Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak Prof. Dr. Veli Lök’e ödülünü verdi.
Ödül töreninin ardından İnsan Hakları Kütüğü’ne ve İnsan Hakları Anıtı’na plaket çakıldı.